loading
jinekomasti-ameliyati-icin-hazirlanan-onam-formunda-hangi-temel-bilgiler-bulunur

Jinekomasti Ameliyatı için Hazırlanan Onam Formunda Hangi Temel Bilgiler Bulunur ve Bu Form Hasta ile Doktor Açısından Neden Önemlidir?

Jinekomasti ameliyatı, diğer tüm cerrahi işlemlerde olduğu gibi, hastanın kendi vücudu üzerinde yapılacak bir müdahaleyi tam olarak anlamasını, bu müdahalenin amacını, nasıl yapılacağını, beklenen faydalarını, olası risklerini ve komplikasyonlarını, alternatif tedavi yöntemlerini ve ameliyat sonrası süreci bilmesini gerektiren bir işlemdir.

Bu bilgilerin hastaya açık, anlaşılır ve dürüst bir şekilde aktarılması ve hastanın bu bilgileri anladığına, sorularının yanıtlandığına ve ameliyatı kendi özgür iradesiyle kabul ettiğine dair yazılı bir belge alınması, hem etik hem de yasal bir zorunluluktur.

Bu amaçla hazırlanan belgeye “Bilgilendirilmiş Onam Formu” (veya “Aydınlatılmış Rıza Belgesi”) denir. Bu form, hasta ile hekim arasındaki güven ilişkisinin temelini oluşturur, hastanın karar verme sürecine aktif katılımını sağlar ve olası hukuki sorunlara karşı hem hastayı hem de hekimi korur.

Jinekomasti Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formunda Yer Alması Gereken Temel Bilgiler ve Bölümler: İyi hazırlanmış bir jinekomasti ameliyatı bilgilendirilmiş onam formu, genellikle aşağıdaki temel bilgileri ve bölümleri içermelidir:

1. Hasta Kimlik Bilgileri ve Doktor Bilgileri

• Hasta Bilgileri: Hastanın tam adı soyadı, doğum tarihi, T.C. kimlik numarası (veya eşdeğer bir kimlik numarası), adresi, telefon numarası. Acil durumda ulaşılabilecek bir yakınının adı soyadı, yakınlık derecesi ve telefon numarası.

• Doktor Bilgileri: Ameliyatı yapacak olan sorumlu doktorun (cerrahın) tam adı soyadı, uzmanlık alanı, çalıştığı kurum veya klinik bilgileri.

2. Planlanan Cerrahi İşlemin Adı ve Tanımı

• Yapılacak olan cerrahi işlemin tıbbi adı açıkça belirtilmelidir (örneğin, “Jinekomasti Düzeltilmesi Ameliyatı“, “Subkütan Mastektomi ve Liposuction ile Jinekomasti Onarımı“).

Jinekomastinin kısa bir tanımı yapılmalı (erkeklerde meme dokusunun anormal büyümesi) ve bu ameliyatın temel amacının ne olduğu (örneğin, meme dokusunu azaltarak daha düz ve erkeksi bir göğüs konturu elde etmek, hastanın fiziksel görünümünü iyileştirmek ve buna bağlı psikososyal sıkıntıları azaltmak) net bir şekilde açıklanmalıdır.

3. Planlanan Cerrahi İşlemin Detaylı Açıklaması (Nasıl Yapılacağı)

Jinekomasti ameliyatının, hastanın bireysel durumuna (jinekomastinin tipi ve derecesi, cilt elastikiyeti, fazla derinin olup olmaması vb.) bağlı olarak hangi spesifik cerrahi tekniklerle (veya tekniklerin kombinasyonuyla) yapılacağı basit ve anlaşılır bir dille açıklanmalıdır. Genellikle aşağıdaki yöntemlerden biri veya birkaçı bir arada kullanılır ve formda bu olasılıklara değinilmelidir:

• Liposuction (Yağ Alma): Özellikle meme bölgesindeki fazla yağ dokusunun çıkarılması amacıyla, küçük kesilerden girilerek özel kanüller (ince metal borular) yardımıyla yağın vakumla emilmesi işlemi.

• Eksizyon (Glandüler Doku Çıkarılması / Subkütan Mastektomi): Sert ve yoğun glandüler (meme bezi) dokunun fazla olduğu durumlarda, genellikle meme başı (areola) çevresinden veya bazen koltuk altından yapılan bir kesi ile fazla glandüler dokunun ve gerekirse eşlik eden bir miktar derinin cerrahi olarak kesilip çıkarılması işlemi. Kullanılacak kesi yerinin ve şeklinin (örneğin, periareolar, vertikal, ters T vb.) jinekomastinin derecesine ve cilt fazlalığına göre değişebileceği belirtilmelidir.

• Kombine Teknikler: Çoğu jinekomasti vakasında, hem liposuction hem de eksizyonel tekniklerin bir arada kullanılabileceği ifade edilmelidir.

• Ameliyatın genellikle genel anestezi altında veya bazı durumlarda lokal anestezi ve sedasyon (sakinleştirici ilaçlar) eşliğinde yapılacağı belirtilmelidir.

Jinekomasti ameliyatın yaklaşık ne kadar süreceği (genellikle 1-3 saat arasında değişir, ancak bu süre hastadan hastaya ve ameliyatın kapsamına göre farklılık gösterebilir) hakkında genel bir fikir verilmelidir.

4. Alternatif Tedavi Yöntemleri, Riskleri ve Faydaları (Eğer Varsa)

Jinekomasti tedavisinde cerrahi dışı başka yöntemlerin olup olmadığı ve eğer varsa bu alternatiflerin neler olduğu (örneğin, bekleme ve gözlem, ilaç tedavisi, kilo verme ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri) kısaca açıklanmalıdır.

• Bu alternatif yöntemlerin potansiyel faydaları, sınırlılıkları ve olası riskleri hakkında da hastaya bilgi verilmelidir. Örneğin, ergenlik dönemindeki jinekomastinin genellikle kendiliğinden düzelebileceği, ilaç tedavisinin etkinliğinin sınırlı olabileceği ve yan etkileri olabileceği, kilo verme ve egzersizin özellikle psödojinekomasti (sadece yağ dokusu artışı) durumunda faydalı olabileceği ancak gerçek glandüler jinekomastide genellikle etkili olmadığı belirtilmelidir.

Jinekomasti ameliyatın yapılmaması veya tedavi edilmeme durumunda jinekomastinin seyrinin nasıl olabileceği (genellikle hayati bir tehlike oluşturmaz, ancak estetik kaygılar ve psikolojik sorunlara yol açabilir, nadiren altta yatan bir hastalığın belirtisi olabilir) hakkında da bilgi verilmelidir.

5. Ameliyatın Olası Riskleri, Komplikasyonları ve Beklenmeyen Durumlar

• Her cerrahi işlemde olduğu gibi, jinekomasti ameliyatının da potansiyel riskleri ve olası komplikasyonları olduğu açıkça ve detaylı bir şekilde belirtilmelidir. Bu riskler hem genel cerrahi riskleri hem de jinekomastiye özgü riskleri içermelidir. En sık karşılaşılabilecek veya önemli olabilecek riskler şunlardır (ancak bunlarla sınırlı değildir):

• Anesteziye Bağlı Riskler: Kullanılacak anestezi tipine (genel veya lokal) bağlı olarak alerjik reaksiyonlar, solunum problemleri, bulantı, kusma, kalp ritim bozuklukları gibi genel anestezi riskleri. (Bu riskler genellikle ayrı bir anestezi onam formunda daha detaylı olarak ele alınır.)

• Kanama (Hemoraji) ve Hematom (Kan Birikmesi): Ameliyat sırasında veya sonrasında cerrahi alanda kanama olabilir. Bazen ameliyat bölgesinde cilt altında kan birikmesi (hematom) oluşabilir ve bu durumun boşaltılması için ek bir cerrahi müdahale veya iğne ile aspirasyon gerekebilir.

• Enfeksiyon: Ameliyat bölgesinde (kesi yerlerinde veya cilt altında) enfeksiyon gelişebilir. Bu, antibiyotik tedavisi veya nadiren cerrahi drenaj (iltihabın boşaltılması) gerektirebilir.

• Seroma (Sıvı Birikimi): Ameliyat sahasında, özellikle liposuction yapılan alanlarda veya glandüler dokunun çıkarıldığı boşlukta, berrak veya sarımsı bir vücut sıvısının (serum) birikmesi (seroma) olabilir. Genellikle kendiliğinden emilir veya iğne ile birkaç kez boşaltılması (aspirasyon) gerekebilir.

• Yara İyileşmesinde Sorunlar: Yara kenarlarında açılma (dehisans), gecikmiş yara iyileşmesi, yara yerinde nekroz (doku ölümü – özellikle sigara içenlerde veya kanlanması bozuk bölgelerde) görülebilir.

• Skar (Kalıcı Yara İzi) Oluşumu: Cerrahi kesilerin yapıldığı her yerde kalıcı izler (skarlar) olacaktır. Bu izlerin nihai görünümü (boyutu, şekli, rengi, kabarıklığı) kişiden kişiye, cerrahi tekniğe ve yara iyileşme sürecine göre değişir. Bazen beklenenden daha belirgin, kabarık (hipertrofik skar) veya hatta yara sınırlarını aşan, aşırı büyüyen (keloid) izler oluşabilir.

• Asimetri (İki Meme Arasında Farklılık): Ameliyat sonrasında iki meme arasında boyut, şekil, kontur veya meme başı-areola kompleksi (NAC) pozisyonu açısından tam bir simetri elde edilemeyebilir veya mevcut bir asimetri devam edebilir. Bazı durumlarda, bu asimetriyi düzeltmek için ek bir cerrahi müdahale (revizyon cerrahisi) gerekebilir.

• Kontur Düzensizlikleri: Cilt altında çöküntüler, dalgalanmalar, girinti-çıkıntılar, sertlikler (fibrozis) veya düzensiz bir yüzey oluşabilir.

• Meme Başı (Nipple) ve Areola Duyusunda Değişiklikler: Meme başı ve çevresindeki ciltte his azalması (hipoestezi), tam his kaybı (anestezi), aşırı hassasiyet (hiperestezi) veya anormal hisler (parestezi – karıncalanma, iğnelenme, yanma) yaşanabilir. Bu değişiklikler genellikle geçicidir ve zamanla (aylar içinde, bazen 1-2 yıla kadar) düzelir, ancak nadiren de olsa kalıcı olabilir. Özellikle erojenik (cinsel uyarılma ile ilgili) duyarlılıkta azalma veya kayıp da mümkündür.

• Meme Başı veya Areola Nekrozu (Doku Ölümü): Çok nadir görülen ancak ciddi bir komplikasyondur. Meme başı ve/veya areola kompleksinin kan dolaşımının ameliyat sırasında bozulması sonucu bu bölgedeki dokuların ölmesidir. Sigara kullanımı, daha önce geçirilmiş meme cerrahisi veya bazı özel cerrahi teknikler (özellikle serbest meme başı grefti) riski artırabilir.

• Ciltte Renk Değişikliği (Pigmentasyon Bozuklukları): Ameliyat bölgesindeki veya kesi izleri etrafındaki ciltte kalıcı renk değişiklikleri (açılma – hipopigmentasyon; veya koyulaşma – hiperpigmentasyon) olabilir.

• Kalıcı Şişlik (Ödem): Ameliyat sonrası şişliklerin (ödemin) çoğu ilk birkaç ay içinde iner, ancak nadiren de olsa bazı bölgelerde hafif bir şişlik kalıcı olabilir veya lenfatik drenaj sorunları gelişebilir.

• Uzun Süreli veya Kronik Ağrı: Ameliyat sonrası ağrı genellikle ağrı kesicilerle iyi bir şekilde kontrol altına alınır ve zamanla azalır. Ancak, nadiren de olsa, bazı hastalarda ameliyat bölgesinde uzun süreli veya kronik bir ağrı sendromu gelişebilir.

• Jinekomastinin Tekrarlaması (Nüks): Özellikle altta yatan neden (örneğin, devam eden ilaç kullanımı, düzeltilmemiş bir hormonal bozukluk) ortadan kaldırılmazsa, ameliyat sonrası aşırı kilo alımı olursa veya glandüler doku yetersiz çıkarılmışsa, jinekomastinin bir süre sonra tekrarlama (nüks etme) olasılığı vardır.

• Revizyon (Düzeltme) Cerrahisi İhtiyacı: Ameliyat sonrası istenilen sonuca tam olarak ulaşılamaması (örneğin, yetersiz doku çıkarımı, asimetri, kontur düzensizliği) veya bir komplikasyon gelişmesi durumunda, ek cerrahi müdahaleler (revizyon cerrahisi) gerekebilir. Revizyon cerrahisinin maliyetinin genellikle ilk ameliyatın maliyetinden ayrı olarak değerlendirileceği belirtilmelidir.

• Derin Ven Trombozu (DVT) ve Pulmoner Emboli (PE) Riski: Özellikle uzun süren ameliyatlarda veya risk faktörleri (obezite, ileri yaş, hareketsizlik, pıhtılaşma bozuklukları) olan hastalarda, bacak derin venlerinde kan pıhtısı (DVT) oluşması ve bu pıhtının koparak akciğerlere gitmesi (pulmoner emboli) gibi çok nadir görülen ancak potansiyel olarak yaşamı tehdit eden ciddi komplikasyonlar gelişebilir. Erken hareketlilik ve bazı önleyici tedbirler bu riski azaltmaya yardımcı olur.

• Alerjik Reaksiyonlar: Ameliyat sırasında veya sonrasında kullanılan ilaçlara (anestezik maddeler, antibiyotikler, ağrı kesiciler), dikiş materyallerine, antiseptik solüsyonlara, yara bantlarına veya topikal pomatlara karşı alerjik reaksiyonlar gelişebilir.

• Psikolojik Tatminsizlik ve Beklentilerin Karşılanamaması: Ameliyat sonrası elde edilen sonuç, hastanın ameliyat öncesi beklentilerini tam olarak karşılamayabilir. Bu nedenle, ameliyat öncesinde gerçekçi beklentilere sahip olmak ve cerrahla açık iletişim kurmak çok önemlidir.

6. Ameliyat Sonrası Dönem ve İyileşme Süreci Hakkında Bilgiler

• Ameliyat sonrası genellikle ne kadar süre hastanede kalınacağı (genellikle aynı gün taburculuk veya bir gece yatış) belirtilmelidir.

• Ameliyat bölgesine drenler (içeride birikebilecek kan veya sıvıyı dışarı almak için kullanılan ince tüpler) yerleştirilebileceği ve eğer yerleştirilirse bunların ne zaman (genellikle birkaç gün sonra) çekileceği açıklanmalıdır.

• Ameliyat sonrası özel bir korse veya kompresyon giysisi (jinekomasti yeleği) giyilmesinin önerileceği ve bu giysinin ne kadar süreyle (genellikle birkaç hafta boyunca) kullanılması gerekeceği hakkında bilgi verilmelidir.

Ameliyat sonrası ilk birkaç gün boyunca ağrı, şişlik ve morluk (ekimoz) olmasının normal olduğu ve bu durumun nasıl yönetileceği (örneğin, doktorun önerdiği ağrı kesicilerin kullanılması, soğuk kompres uygulaması) açıklanmalıdır.

• Dikişlerin ne zaman alınacağı (eğer erimeyen dikişler kullanıldıysa, genellikle 7-14 gün içinde) veya kendiliğinden eriyen dikişler mi kullanılacağı belirtilmelidir.

• Ameliyat sonrası ne kadar süreyle ağır fiziksel aktivitelerden, spor yapmaktan ve ağır kaldırmaktan kaçınılması gerektiği (genellikle birkaç hafta boyunca) ve normal günlük aktivitelere ne zaman dönülebileceği hakkında genel bir zaman çizelgesi sunulmalıdır.

• İşe dönüş süresinin, yapılan işin niteliğine ve hastanın iyileşme hızına göre değişebileceği (genellikle 1-2 hafta) belirtilmelidir.

• Ameliyatın nihai estetik sonuçlarının görülmesinin birkaç ay (genellikle 3-6 ay, bazen 1 yıla kadar) sürebileceği, çünkü şişliklerin tamamen inmesi ve dokuların oturmasının zaman alacağı açıklanmalıdır.

• Ameliyat sonrası düzenli doktor kontrol randevularına gelinmesinin iyileşme sürecinin takibi ve olası sorunların erken tespiti için önemli olduğu vurgulanmalıdır.

7. Fotoğraf ve Video Kaydı İçin İzin

• Tıbbi kayıtların bir parçası olarak ve tedavi sürecini (öncesi ve sonrası durumu) belgelemek ve değerlendirmek amacıyla, ameliyat öncesinde, ameliyat sırasında (eğer gerekiyorsa) ve ameliyat sonrasındaki takip süreçlerinde hastanın göğüs bölgesinin fotoğraf ve/veya video kaydının alınmasına izin verip vermediği sorulmalıdır.

• Bu kayıtların, hastanın kimliği tamamen gizli tutulmak kaydıyla, bilimsel yayınlarda, kongre sunumlarında veya eğitim amaçlı olarak kullanılıp kullanılamayacağı konusunda da ayrı bir izin istenebilir.

Hasta, bu izni verme veya vermeme hakkına sahiptir ve bu karar tedavi sürecini etkilememelidir. ([ ] Evet, izin veriyorum. [ ] Hayır, izin vermiyorum. şeklinde işaretleme kutucukları konulabilir.)

8. Kan ve Kan Ürünleri Kullanımı İçin İzin (Gerekirse)

Ameliyat sırasında veya sonrasında beklenmedik bir aşırı kanama durumu veya ciddi bir anemi gelişmesi durumunda, hastaya kan ve/veya kan ürünleri (eritrosit süspansiyonu, taze donmuş plazma, trombosit süspansiyonu vb.) transfüzyonu (nakli) yapılması gerekebilir. Bu konuda hastanın önceden bilgilendirilmesi ve olası bir ihtiyaç durumunda bu transfüzyonların yapılmasına onay verip vermediği sorulmalıdır.

Hasta, bu onayı verme veya vermeme hakkına sahiptir. Eğer onay vermiyorsa, bu durumun olası sonuçları ve alternatif yaklaşımlar (eğer varsa) doktoruyla ayrıca ve detaylı bir şekilde tartışılmalıdır. ([ ] Evet, onay veriyorum. [ ] Hayır, onay vermiyorum. şeklinde işaretleme kutucukları konulabilir.)

9. Hasta Beyanı ve İmzası

• Formun sonunda, hastanın yukarıda yazılı olan tüm bilgileri okuduğunu, anladığını, planlanan jinekomasti ameliyatının amacı, nasıl yapılacağı, olası riskleri, komplikasyonları ve alternatif tedavi yöntemleri hakkında doktoru tarafından ayrıntılı olarak bilgilendirildiğini, tüm sorularının tatmin edici bir şekilde yanıtlandığını beyan ettiği bir bölüm olmalıdır.

• Hasta, kendi özgür iradesiyle bu ameliyatın yapılmasına ve ameliyat sırasında veya sonrasında gerekli görülürse yukarıda belirtilen ek tıbbi müdahalelerin (örneğin, kan transfüzyonu, komplikasyon tedavisi) uygulanmasına rıza gösterdiğini ifade etmelidir.

Ameliyat sonuçlarının hiçbir zaman %100 garanti edilemeyeceğini ve kişiden kişiye farklılık gösterebileceğini anladığı da bu beyanda yer almalıdır.

• Bu bölüm, hastanın tam adı soyadı, imzası, tarih ve saat bilgilerini içermelidir.

10. Hasta Yakını / Yasal Temsilci Beyanı ve İmzası (Eğer Hasta 18 Yaşından Küçük İse veya Bilinçli Onam Verme Yetisine Sahip Değilse)

Eğer hasta reşit değilse (18 yaşından küçükse) veya tıbbi olarak kendi başına karar verme (bilinçli onam verme) yetisine sahip değilse (örneğin, zihinsel engeli varsa), bu durumda hastanın yasal temsilcisi (genellikle anne-babası veya vasisi) adına onam formunu imzalaması gerekir.

• Bu bölümde, yasal temsilcinin yukarıdaki bilgileri okuduğunu, anladığını ve hastası/yakını adına jinekomasti ameliyatına ve ilgili tüm işlemlere onay verdiğini beyan ettiği bir ifade yer almalıdır.

• Yasal temsilcinin tam adı soyadı, hastaya yakınlık derecesi, imzası, tarih ve saat bilgileri bulunmalıdır.

11. Tanık Beyanı ve İmzası (Gerekliyse veya Kurum Politikası Gereği)

• Bazı durumlarda veya bazı sağlık kurumlarının politikaları gereği, hastanın (veya yasal temsilcisinin) onam formunu özgür iradesiyle okuduğuna, anladığına ve imzaladığına dair bir tanığın (genellikle hastanın yakını olmayan bir sağlık personeli veya başka bir kişi) da imzası istenebilir.

• Bu bölümde, tanığın adı soyadı, imzası, tarih ve saat bilgileri yer almalıdır.

12. Hekim (Cerrah) Beyanı ve İmzası

• Ameliyatı yapacak olan sorumlu hekimin (cerrahın) da, hastasına/hasta yakınına planlanan jinekomasti ameliyatı, uygulanacak tedavi yöntemi, ameliyatın amacı, beklenen faydaları, olası riskleri ve komplikasyonları, alternatif tedavi seçenekleri ve ameliyat sonrası süreç hakkında yeterli, doğru ve anlaşılır bir dilde sözlü ve yazılı olarak bilgi verdiğini, hastanın/hasta yakınının tüm sorularını yanıtladığını ve hastanın/hasta yakınının bu bilgileri anladığına kanaat getirdiğini beyan ettiği bir bölüm olmalıdır.

• Bu bölüm, hekimin tam adı soyadı, unvanı, imzası, tarih ve saat bilgilerini içermelidir.

Bilgilendirilmiş Onam Formunun Hasta ve Hekim Açısından Önemi:

Hasta Açısından Önemi:

• Karar Verme Hakkı ve Otonomi: Bilgilendirilmiş onam, hastanın kendi vücudu ve sağlığı üzerinde karar verme hakkını (otonomisini) korur. Hasta, tüm bilgileri aldıktan sonra tedaviye katılıp katılmama konusunda özgürce karar verebilir.

• Bilgi Edinme Hakkı: Hasta, yapılacak işlem, riskler, faydalar ve alternatifler hakkında tam ve doğru bilgi edinme hakkına sahiptir. Bu form, bu bilgilerin yazılı bir kaydını sunar.

• Gerçekçi Beklentiler Oluşturma: Ameliyatın olası sonuçları ve sınırlamaları hakkında bilgi sahibi olmak, hastanın daha gerçekçi beklentilere sahip olmasına ve ameliyat sonrası hayal kırıklığı yaşama olasılığının azalmasına yardımcı olur.

• Risklerin Farkında Olma: Olası komplikasyonlar hakkında önceden bilgilendirilmek, hastanın bu riskleri kabul edip etmeme konusunda bilinçli bir karar vermesini sağlar.

• Güven İlişkisi: Açık ve dürüst iletişim, hasta ile hekim arasında güvene dayalı bir ilişki kurulmasına katkıda bulunur.

Hekim (Cerrah) Açısından Önemi:

• Etik Sorumluluk: Hastayı yeterince bilgilendirmek, hekimin temel etik sorumluluklarından biridir. Onam formu, bu sorumluluğun yerine getirildiğini belgeler.

• Yasal Koruma: Bilgilendirilmiş onam formu, hekimi olası tıbbi ihmal (malpraktis) iddialarına veya hastanın “yeterince bilgilendirilmediği” yönündeki suçlamalara karşı yasal olarak koruyabilir. Eğer hasta, ameliyatın riskleri hakkında bilgilendirildiğini ve bu riskleri kabul ettiğini imzasıyla teyit etmişse, daha sonra bu konuda bir hak iddia etmesi zorlaşır.

• İletişim Kanıtı: Form, hekimin hastayla iletişim kurduğunu ve gerekli bilgileri aktardığını gösteren önemli bir kanıttır.

• Tedavi Sürecinin Standardizasyonu: Onam süreci, tedaviye başlamadan önce belirli adımların atılmasını ve önemli bilgilerin paylaşılmasını sağlayarak tedavi sürecinin kalitesini ve standardizasyonunu artırır.

Önemli Ek Notlar

Bilgilendirilmiş onam formu, hastaya ameliyattan makul bir süre önce (aceleye getirilmeden, düşünmesi ve soru sorması için yeterli zaman tanınarak) verilmeli ve hasta tarafından dikkatlice okunup anlaşılmalıdır.

Formdaki dil, hastanın anlayabileceği şekilde basit, açık ve tıbbi terimlerden mümkün olduğunca arındırılmış olmalıdır. Gerekirse, tercüman yardımı alınmalıdır.

• Hastanın tüm soruları, formu imzalamadan önce hekim tarafından sabırla ve tatmin edici bir şekilde yanıtlanmalıdır.

• Hasta, onam formunu imzalamak için herhangi bir baskı altında hissetmemelidir. Onam, her zaman gönüllü olmalıdır.

• İmzalanan onam formunun bir kopyası hastaya verilmeli, bir kopyası da hastanın tıbbi dosyasında saklanmalıdır.

Ne Öğrendik

Jinekomasti ameliyatı için hazırlanan bilgilendirilmiş onam formu, hastanın yapılacak işlemi, amacını, alternatiflerini, beklenen faydalarını ve özellikle tüm olası riskleri ile komplikasyonlarını tam olarak anladığını ve bu işleme kendi özgür iradesiyle rıza gösterdiğini belgeleyen hayati bir yasal ve etik dokümandır; bu form, hem hastanın karar verme otonomisini korur ve gerçekçi beklentiler oluşturmasına yardımcı olur, hem de hekimi olası hukuki sorunlara karşı koruyarak hasta-hekim arasındaki güven ilişkisinin temelini oluşturur. Dikkatli okunmalıdır.

Not: Yukarıda sunulan onam formu içeriği, genel bir bilgilendirme amacı taşımaktadır ve sadece bir örnektir. Her sağlık kuruluşu ve hekim, kendi yasal gereklilikleri, kurum politikaları ve hastanın özel durumuna göre bu formu uyarlayabilir veya farklı bir format kullanabilir. Bu metin, yasal bir belge niteliği taşımaz ve profesyonel hukuki danışmanlık yerine geçmez. Gerçek bir onam formu, mutlaka ilgili sağlık profesyonelleri ve gerekirse hukuk danışmanları tarafından hazırlanmalı ve gözden geçirilmelidir.