loading
Jinekomasti Erkeklerde Ne sıklıkla görülür?

Jinekomasti erkeklerde ne sıklıkla görülür ve hangi yaşam evrelerinde fizyolojik olarak ortaya çıkabilir?

Jinekomasti, erkeklerde meme dokusunun iyi huylu büyümesi olup, genel popülasyonda beklenenden çok daha sık rastlanan ve giderek dikkat çeken bir durumdur. Yaygınlığı (prevalansı), değerlendirilen popülasyonun yaşına, kullanılan tanı kriterlerinin hassasiyetine (örneğin, sadece klinik muayene mi yoksa ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemleri de dahil mi), coğrafi bölgeye ve altta yatan etiyolojik faktörlere bağlı olarak önemli ölçüde değişiklik gösterebilir. Genel olarak, erkeklerin önemli bir kısmının hayatlarının bir veya daha fazla döneminde, değişen derecelerde jinekomasti deneyimlediği kabul edilmektedir. Otopsi çalışmalarında veya duyarlı görüntüleme yöntemleriyle yapılan taramalarda bu oranlar klinik olarak belirgin vakalardan daha yüksek çıkabilir.

Özellikle dikkat çekici olan ve jinekomastinin anlaşılmasında kilit rol oynayan bir gerçek, bu durumun yaşamın üç farklı döneminde, altta yatan herhangi bir patolojik durum (hastalık) olmaksızın, tamamen fizyolojik (doğal ve normal kabul edilen) hormonal değişimlere bağlı olarak ortaya çıkabilmesidir. Bu fizyolojik formlar, vücuttaki östrojen ve androjen hormonları arasındaki dengenin geçici olarak östrojen etkisinin artması lehine kayması sonucu gelişir ve büyük çoğunlukla zamanla kendiliğinden düzelme eğilimindedir, herhangi bir müdahale gerektirmezler.

Bu üç dönem aşağıda sıralıdır:
Yenidoğan Jinekomastisi (Neonatal Jinekomasti): Bu, jinekomastinin en erken görüldüğü ve en sık rastlanan fizyolojik formudur. Erkek yenidoğanların yaklaşık %60 ila %90’ında, doğumdan sonraki ilk birkaç gün veya hafta içinde gözlemlenebilir. Temel nedeni, hamileliğin son trimesterinde (üçüncü üç aylık dönem) plasenta yoluyla anneden bebeğe (transplasental geçiş) geçen yüksek seviyedeki maternal (anneye ait) östrojenler ve progesteron gibi hormonlardır. Bu hormonlar, bebeğin kan dolaşımına karışarak, doğumda henüz tam olgunlaşmamış olan hassas erkek meme dokusunu uyarır ve geçici bir büyümeye neden olur. Bazen bu meme dokusundan “cadı sütü” (witch’s milk) veya “neonatal galaktore” olarak adlandırılan, az miktarda, sütsü bir salgı da gelebilir; bu durum da maternal hormonların etkisiyle ilişkilidir ve zararsızdır. Doğumdan sonra, bebek artık maternal hormon kaynağı olan plasentadan ayrıldığı için, bu hormonlar bebek vücudundan giderek temizlenir. Sonuç olarak, meme dokusundaki bu fizyolojik şişlik genellikle birkaç hafta içinde, nadiren birkaç ay (genellikle 3-6 ay) içinde kendiliğinden tamamen kaybolur. Bu durum, plasentanın önemli endokrin fonksiyonlarının ve hormonların plasenta yoluyla etkin bir şekilde geçiş yapabildiğinin bir göstergesidir ve ebeveynler için endişe kaynağı olmamalıdır; genellikle herhangi bir tedavi veya özel bakım gerektirmez.

Pubertal Jinekomasti (Ergenlik Jinekomastisi): Ergenlik dönemi, vücutta hızlı ve yoğun hormonal değişimlerin yaşandığı bir başka kritik evredir ve jinekomasti bu dönemde oldukça sık görülür.

Genellikle 10-14 yaşları arasında, ergenliğin erken veya orta evrelerinde başlar ve bu yaş grubundaki erkeklerin yaklaşık %50 ila %60′ını, bazı çalışmalara göre ise %70‘ini farklı derecelerde etkileyebilir. Bu dönemde, hipotalamus-hipofiz-gonad ekseni aktifleşir, testisler testosteron üretmeye başlar ve kan testosteron seviyeleri giderek artar. Ancak, bu artışla eş zamanlı olarak veya bazen testosteron artışından biraz daha önce, östradiol (en güçlü östrojen) seviyelerinde de geçici ve orantısız bir yükselme olabilir. Bu geçici östrojen/androjen dengesizliğinin birkaç potansiyel nedeni vardır: Birincisi, artan testosteronun periferik dokularda (özellikle ergenlikte artabilen yağ dokusunda ve karaciğerde) aromataz enzimi aracılığıyla östrojene dönüşümünün (aromatizasyon) artmasıdır. İkincisi, ergenlik başlangıcında hipofizden salgılanan gonadotropinlerin (LH ve FSH) salınımındaki artışın, Leydig hücrelerinden testosteron üretimini uyarmadan önce, testislerdeki Sertoli hücrelerinden veya adrenal bezlerden östrojen üretimini daha fazla veya daha erken uyarması olabilir. Üçüncüsü, Seks Hormonu Bağlayıcı Globulin (SHBG) seviyelerindeki değişiklikler de rol oynayabilir; SHBG testosteronu östrojene göre daha güçlü bağladığından, SHBG’deki dalgalanmalar serbest (biyolojik olarak aktif) östrojen/androjen oranını etkileyebilir. Sonuç olarak, östrojen/androjen oranı geçici olarak östrojen lehine kayar ve bu da meme dokusunda büyümeye yol açar.

Pubertal jinekomasti genellikle her iki memede (bilateral) görülür (%75 civarı), ancak bazen tek taraflı (unilateral) veya belirgin şekilde asimetrik olabilir, bu da gençlerde endişeye neden olabilir. Genellikle meme başı altında hassas, lastik kıvamında bir kitle olarak hissedilir. Çoğu vakada bu durum, hormonal denge yeniden sağlandıkça, 6 ay ile 2 yıl içinde kendiliğinden geriler. Ancak, vakaların yaklaşık %5-10’unda daha uzun sürebilir veya nadiren kalıcı hale gelebilir. Özellikle belirgin veya uzun süren jinekomasti, gençlerde utanma, özgüven eksikliği, beden algısı sorunları ve sosyal izolasyon gibi önemli psikososyal strese neden olabilir. Bu nedenle, gençlerin ve ailelerinin durumun genellikle fizyolojik ve geçici olduğu konusunda bilgilendirilmesi, ancak kalıcı veya şiddetli durumlarda tıbbi değerlendirme ve gerekirse tedavi seçeneklerinin düşünülmesi önemlidir.

Senil Jinekomasti (Yaşlılık Jinekomastisi veya İleri Yaş Jinekomastisi): Yaş ilerledikçe, özellikle 50 yaşından sonra, erkeklerde jinekomasti görülme sıklığı yeniden artış gösterir. Genellikle 50-80 yaş arası erkeklerde daha yaygındır ve bu yaş grubundaki erkeklerin yaklaşık %25 ila %65’inde, hatta bazı çalışmalara göre daha yüksek oranlarda, farklı derecelerde saptanabilir. Yaşlılıkta jinekomasti gelişimine katkıda bulunan birkaç multifaktöriyel mekanizma vardır:

Testosteron Seviyelerinde Azalma: Yaşla birlikte testislerin testosteron üretme kapasitesi doğal olarak azalır (bu durum “geç başlangıçlı hipogonadizm” veya bazen yanlış bir terimle “andropoz” olarak adlandırılır). Dolaşımdaki toplam ve serbest testosteron seviyeleri düşer.

Artan Aromataz Aktivitesi: Yaşlanan erkeklerde genellikle vücut yağ oranı (özellikle visseral yağ) artar. Yağ dokusu, aromataz enziminin önemli bir kaynağıdır. Artan yağ dokusu, daha fazla testosteronun ve diğer androjenlerin östrojene çevrilmesine (artmış periferik aromatizasyon) ve dolayısıyla östrojen seviyelerinin göreceli veya mutlak olarak yükselmesine neden olur.

Seks Hormonu Bağlayıcı Globulin (SHBG) Değişiklikleri: SHBG seviyeleri yaşla birlikte artma eğilimindedir. SHBG, testosteronu östrojene göre daha güçlü bağlar. Bu durum, serbest (biyolojik olarak aktif) testosteron miktarını daha da azaltırken, serbest östrojen miktarını nispeten daha yüksek tutabilir, bu da östrojen/androjen oranını östrojen lehine kaydırır.

İlaç Kullanımı (Polifarmasi) ve Komorbiditeler: Yaşlı bireylerde kronik hastalıkların (örneğin, karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, tiroid bozuklukları, kalp yetmezliği, obezite, diyabet) ve buna bağlı olarak çoklu ilaç kullanımının (polifarmasi) daha sık olması, jinekomasti riskini artıran önemli faktörlerdir. Birçok yaygın kullanılan ilaç (örneğin, spironolakton, simetidin, bazı antihipertansifler, kardiyak ilaçlar, psikotrop ilaçlar) hormonal dengeyi doğrudan veya dolaylı olarak etkileyerek jinekomastiye yol açabilir.

Bu üç fizyolojik form, jinekomastinin her zaman altta yatan ciddi bir hastalık belirtisi olmayabileceğini, yaşam döngüsünün doğal hormonal dalgalanmalarının bir parçası olarak ortaya çıkabileceğini göstermektedir. Bununla beraber, fizyolojik jinekomasti tanısı konulmadan önce, özellikle tipik olmayan bir görünüm (örneğin, hızlı büyüme, sertlik, fiksasyon), eşlik eden diğer semptomlar (örneğin, meme başı akıntısı, cilt değişiklikleri) veya semptomların beklenenden çok daha uzun sürdüğü durumlarda, altta yatan diğer patolojik nedenlerin (ilaçlar, sistemik hastalıklar, tümörler vb.) bir hekim tarafından dikkatlice dışlanması büyük önem taşır. Bu fizyolojik durumların altında yatan karmaşık hormonal mekanizmaların anlaşılması, jinekomastinin genel patofizyolojisini kavramak ve uygun klinik yaklaşımı belirlemek için temel bir adımdır.

Ne Öğrendik

Jinekomasti, erkeklerde yaşamın üç doğal hormonal geçiş döneminde (yenidoğan, ergenlik ve ileri yaş) fizyolojik olarak sıkça ortaya çıkabilir ve genellikle kendiliğinden düzelir; ancak bu tanı konulmadan önce diğer patolojik nedenler dışlanmalıdır.

Kaynakça

Braunstein GD. Gynecomastia. N Engl J Med. 1993 Feb 18;328(7):490-5. doi: 10.1056/NEJM199302183280708. PMID: 8421478.

Dickson G. Gynecomastia. American Family Physician. 2012;85(7):716–722.

Sansone A, Romanelli F, Sansone M, Lenzi A, Di Luigi L. Gynecomastia and hormones. Endocrine. 2017 Jan;55(1):37-44. doi: 10.1007/s12020-016-0975-9. Epub 2016 May 4. PMID: 27145756.