loading
Açık veya Kapalı Burun Estetiği Hangi Hastalara Uygulanır ?

32-Açık veya Kapalı Burun Estetiği Nedir?: Hangi Hastalara Uygulanır ve Seçim Kriterleri Nelerdir?

Rinoplasti ameliyatlarında “açık” veya “kapalı” teknik seçimi, hastaların sıkça merak ettiği bir konudur. Ancak bu terminoloji, çoğu zaman eksik veya yanlış anlaşılmaktadır. Aslında seçilecek teknik, cerrahın en rahat çalışabileceği ve cerrahi sorunu en etkin şekilde çözebileceği en uygun yaklaşımdır. Her iki teknik de prensip olarak her hastaya uygulanabilirken, cerrahın deneyimi, burundaki deformitenin niteliği ve beklenen sonuçlar bu kararı etkileyen başlıca faktörlerdir.

Terminolojik Yaklaşım: Açık ve Kapalı Yerine Doğru Tanımlar

“Açık” ve “kapalı” terimleri, sadece kesi yerleri üzerinden yapılan eksik ve yanlış tanımlamalardır. Bilimsel terminolojide bir tanım, üç temel yeterliliği karşılamalıdır:

Anlaşılırlık: Tanımın açıklaması, tanımın kendisinden daha anlaşılır olmalıdır.
Basitlik (Ocram’ın Usturası): Karmaşık bir problemin çözümü, mevcut seçenekler arasında en basit ve kısa olanıdır.

Kapsayıcılık: Bir tanım, “efradını cami, ağyarını mâni” olmalı; yani kendisine ait ve gerekli olan tüm özellikleri içinde toplarken, kendisinde olmayan özellikleri dışarıda bırakmalıdır.

Bu ilkeler doğrultusunda, “kapalı teknik” yerine intranazal veya endonazal, “açık teknik” yerine ise transkolumellar veya eksternal terimlerinin kullanılması daha doğru olacaktır. Çalışmalar, bu iki kesi arasındaki iyileşme, fonksiyonel veya estetik sonuçlar açısından iddia edildiği kadar anlamlı ve değişken farklar göstermediğini belirtmektedir.

Cerrahi literatürde “kapalı” olarak bilinen ameliyatlar, genellikle kesi yeri 0.5-1.0 cm’den küçük olan ve çoğunlukla endoskopik sistemlerin kullanıldığı işlemler için kullanılır (örneğin kapalı mide, safra kesesi ameliyatları veya estetik cerrahide liposuction, endoskopik kaş asma gibi). Rinoplastide “kapalı teknik” olarak adlandırılan intranazal kesinin uzunluğu, “açık teknik”te yapılan kesi ile hemen hemen aynı, hatta cerrah tercihine veya piezoelektrik sistemler kullanılacaksa bazen daha da uzun olabilir. Genellikle, kapalı/açık olarak adlandırılan teknikler için burun içinde yapılan kesi uzunluğu, çift taraflı olarak birbirlerinden çok farklı değil, ortalama 4 cm’dir.

Açık Teknik (Transkolumellar / Eksternal Rinoplasti): Avantajlar ve Endikasyonlar

Açık teknik (transkolumellar veya eksternal rinoplasti), cerraha kesin ve net olarak daha geniş bir cerrahi görüş alanı sağlar. Bu, cerrahın dokuları 3 boyutlu ve iki gözle görme, değerlendirme ve iki elle çalışma kolaylığı elde etmesini sağlar. Bu avantajlar, özellikle aşağıdaki hasta gruplarında ve cerrahi durumlarda açık tekniği tercih edilebilir kılar:

Travmatik Burunlar: Ciddi travma geçirmiş ve burun iskeletinde kompleks kırıklar veya deformiteler olan hastalarda.

Rekonstrüktif Rinoplasti: Burun dokularının kısmi veya tamamen kaybedildiği, detaylı yapılandırma ve greftleme gerektiren durumlarda.

Revizyon Rinoplasti: Daha önce ameliyat geçirmiş ve skar dokusu, anatomik bozukluklar veya doku eksikliği gibi nedenlerle karmaşık düzeltmelerin gerektiği hastalarda. Açık teknik, önceki operasyonlardan kaynaklanan zorlukları aşmada daha iyi kontrol sağlar.

Sorunlu (Handikaplı) Cerrahiler: Burun anatomisinin alışılmadık derecede karmaşık olduğu, belirgin asimetrilerin veya nadir görülen deformitelerin bulunduğu hastalarda.

Ameliyat Süresi: Bu tür zorlu vakalarda, geniş görüş alanı sayesinde ameliyat süresini kısaltabilir.

Açık teknikte karşılaşıldığı iddia edilen yara iyileşme sorunları, ödemin geç kaybolması, burun ucu duyu bozuklukları ve iz gibi potansiyel dezavantajlar, dikkatli ve dokulara saygılı (atravmatik) çalışan ellerde nadir gözlenir. Özellikle kolumellar kesinin burun ucu duyusunu etkilediği iddiaları, kesinin kendisinden ziyade, yanlış cerrahi çalışma planı ile gelişen ödemle ilgilidir. Deneyimli cerrahlar, açık teknik rinoplasti sonrası kalıcı duyu veya koku alma sorunu yaşayan hastalara nadiren rastladıklarını belirtirler.

Kapalı Teknik (İntranazal / Endonazal Rinoplasti): Sınırlılıklar ve Tercihler

Kapalı teknik (intranazal veya endonazal rinoplasti), burun deliklerinin içinden yapılan kesilerle gerçekleştirilir ve dışarıdan görünür bir kesi izi olmaz. Ancak, bu tekniğin kendine özgü sınırlılıkları ve zorlukları vardır:

Dar Cerrahi Alan: Dar bir alanda çalışma zorluğu, cerrahın manipülasyon yeteneğini kısıtlar.

Görüş Alanı Kısıtlılığı: Cerrah, dokuları doğrudan iki gözle ve 3 boyutlu olarak göremez, daha sınırlı bir görüş alanı ile çalışır.

Ekartör Kullanımı: Ameliyat süresince dokuların keskin aletlerle (hook, ekartör) çekilme zorunluluğu, doku travmasını artırabilir.

Doku Konumlandırma Sorunları: Yumuşak doku ile kıkırdakların bulundukları yerde 3 boyutlu konumlandırılması daha zor olabilir.

Asistan İhtiyacı: Ameliyat sürecinde devamlı ikinci bir ele (asistana) olan ihtiyaç daha belirgin olabilir.

Bu avantaj ve dezavantajlar, seçilen tekniği kullanan cerrah için hiçbir zaman bir sorun oluşturmaz, zira cerrah kendi hakim olduğu teknikle en iyi sonuca ulaşır.

Teknik Seçiminden Öteye: Bütünsel Yaklaşımın Önemi

Daha önce de ifade edildiği gibi, burun estetiği uygulamaları bir bütündür ve bir süreç yönetimidir. Bu bütünü oluşturan faktörler, seçilen açık/kapalı teknik kadar “sonuca etki eden” ve göz ardı edilemez öneme sahip unsurlardır:

Hastaya Ait Özellikler: Doku/cilt özellikleri, ameliyat geçmişi ve öyküsü, kozmetik/işlevsel ve kişisel yapısal sorunları.

Beklentiler ve Psikososyal Hazırlık: Beklentilerin gerçekçi olması, ameliyata (kalıcı kişisel imaj dönüşümüne) psikososyal hazır olma düzeyi.

Cerrahi Yönetim: Uygun cerrahi zamanlama, eksiksiz, net ve anlaşılır iletişim/bilgilendirme (onam), cerrahi performans, cerrahide teknolojiyi atravmatik (minimal invazif) yaklaşımla kullanma becerisi (cutting-edge).

Ekip ve Malzeme Kalitesi: Cerrahi ekibin kendi içinde uyumu ve yeterliliği, kaliteli malzeme tercihleri, anestezi şekli, anesteziden uyanma kalitesi.

Ameliyat Sonrası Bakım: Ameliyat sonrası etkin takip ve kontrol süreçleri.
Bu karmaşık, her hasta için değişkenlik gösteren kişiye özgü cerrahi problematiğin çözümlenmesi sürecinde, yukarıda sıralanan tüm gerekliliklere vurgu yapılmadan sadece tek bir tekniğin öne çıkarılarak öncelenmesi, cerrahi nosyon veya repertuvar eksikliğini gösteren bir indikatördür. Bazı cerrahlar, her iki durumun sadece avantajlarını kullanıp dezavantajlarını kullanmadıkları karma rinoplasti gibi bir isim verilen teknikleri tercih ettiklerini öne çıkarabilir. Bu yaklaşım da doğru veya yanlıştan öte, hasta için uygun görülen kişisel bir tercihtir. Nihayetinde önemli olan, cerrahın hangi tekniğe daha hakim olduğu ve o teknikle en güvenli ve etkili sonuçları elde edebildiğidir.

Ne Öğrendik?

Rinoplastide “açık” veya “kapalı” terimlerinin kesi yeri üzerinden yapılan eksik ve yanlış tanımlamalar olduğunu, doğru terminolojinin transkolumellar/eksternal ve intranazal/endonazal olduğunu öğrendik. Açık tekniğin, geniş görüş alanı, 3 boyutlu değerlendirme ve iki elle çalışma kolaylığı sayesinde travmatik, rekonstrüktif, revizyonel ve sorunlu cerrahilerde daha avantajlı olduğunu anladık. Kapalı tekniğin ise daha dar görüş alanı ve doku manipülasyonu zorlukları gibi sınırlılıkları olduğunu kavradık. Her iki tekniğin de her hastaya uygulanabileceğini, ancak tekniğin seçiminden çok, cerrahın deneyimi, hastanın özellikleri ve bütünsel yaklaşım gibi faktörlerin sonuca etki ettiğini öğrendik.

Kaynakça

Raggio BS, Asaria J. Open Rhinoplasty. 2023 Jul 3. In: StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2025 Jan–. PMID: 31536235.

Rohrich RJ, Afrooz PN. Primary Open Rhinoplasty. Plast Reconstr Surg. 2019 Jul;144(1):102e-117e. PMID: 31246835.

Cafferty A, Becker DG. Open and Closed Rhinoplasty. Clin Plast Surg. 2016 Jan;43(1):17-27. PMID: 26616691.

Kevin C Chung, Grabb and Smith`s Plastic Surgery, Ninth Edition. Lippincott Williams & Wilkins, ISBN: 9781975214265, 2024